Eskiden boşanmak ayıplanırdı, şimdi ise sıradanlaştı. Eskiden "bir yastıkta kocayın" duası edilirdi, şimdi "en fazla iki yıl sürer" tahmini yapılıyor. Ülkemizde ve özelde Karaman’da aile yapısı, yavaş ama derinden sarsılıyor. TÜİK verileri ve sahadaki gözlemler, evliliklerin artık uzun ömürlü olmadığını gösteriyor. Rakamlar ürkütücü. 2024 yılında Türkiye’de boşanma oranları hızla artmış.
Evlenen çiftlerin sayısı 2023 yılında 567 bin 11 iken, 2024 yılında 568 bin 395 oldu.Boşanan çiftlerin sayısı 2023 yılında 173 bin 342 iken 2024 yılında 187 bin 343 oldu. Yani evlenen çiftlerin 3'te 1'i kadar boşanan çift var. Üstelik sadece büyük şehirlerde değil Karaman gibi geleneksel bağları güçlü şehirlerde bile bu artış gözle görülür şekilde yaşanıyor. Peki, neden?
Her şeyden önce ekonomik kriz aileyi vuruyor. Evin geçimi, kira, fatura, çocuk masrafları derken, çiftler birbirlerine karşı tahammülsüz hale geliyor. Bir zamanlar "çocuk için" veya "aile baskısı nedeniyle" devam eden evlilikler, artık bir telefon mesajıyla bitirilebiliyor. Eski nesil, "sıkıntı olursa sabredersin" derken, yeni nesil "neden sabredeyim?" diyor.
Öte yandan, bireyselleşme artıyor. Sosyal medyanın teşvik ettiği özgürlük algısı, ilişkilerde sabır ve fedakârlık gibi kavramları eritiyor. Artık insanlar yalnız yaşamayı daha kolay ve özgür buluyor. 2000’lerin başında "bekârlık sultanlıktır" esprili bir sözdü, şimdi ise gerçek bir yaşam tarzı haline geldi. Tüm ülkede gençler arasında evlenme oranları düşerken, yalnız yaşayanların sayısı hızla artıyor.
Kadın ve erkek arasındaki roller de değişiyor. Geleneksel erkek figürü hâlâ "evin direği" rolünde ama ekonomik baskılar nedeniyle bu direk yıkılıyor. Kadınlar artık daha bağımsız ve ekonomik olarak güçlü olmayı tercih ediyor. Boşanan çiftlerin %42’si, evliliğin ilk 5 yılında ayrılıyor. Yani evlilikler artık uzun sürmüyor, bir hevesle başlıyor ve ilk zorlukta bitiyor.
Peki, bu gidişatı nasıl tersine çevirebiliriz? Öncelikle, evliliklerin sağlam temellere oturması için gençlere rehberlik edilmesi şart. Aile danışmanlığı, psikolojik destek ve maddi teşvikler olmadan evliliklerin ayakta kalması zor. Boşanmanın en çok yaşandığı dönemin ilk yıllar olduğu düşünüldüğünde, yeni evlenen çiftlere ciddi destek verilmesi gerekiyor. Devlet, TOKİ ile daha proaktif bir rol oynayabilir, kira desteği sağlayabilir, çocuklu aileleri daha fazla teşvik edebilir. Ama bunları göstermelik değil de gerçekçi bir bakış açısıyla ele alabilir.
Belediye sadece nikah kıyan bir kurum olmaktan çıkıp destekleyen ve arabulucuk yapan bir kurum haline de gelebilir. Aile sosyal politikalar bakanlığı genel politikalar yerine bölgesel politikalar uygulayabilir. Çünkü boşanma bölgesel olarak da farklılık göstermektedir. Spor bakanlığı çiftlerin beraber spor yapmalarını sağlayacak çalışmalar yapabilir. Sahalar yapmasından bahsetmiyorum spor kültürü olmayan aileleri bile içine çekebilecek politikalardan bahsediyorum.
Özetle, boşanma artık sadece bir bireysel karar değil, toplumu ilgilendiren büyük bir mesele. Türkiye’de aile yapısı zayıfladıkça, gelecek nesiller daha yalnız, daha kırılgan ve daha istikrarsız bir toplum içinde büyüyecek. Güçlü bir toplum, ancak güçlü ailelerle mümkün olabilir. Bugün "ne olacak canım, anlaşamadılar boşandılar" diye hafife alınan bu mesele, yarın toplumun köklerini çürütebilir.
YORUMLAR