Mustafa Koçak

Mustafa Koçak


15 Temmuz'un Kıratlı'sı!

16 Temmuz 2025 - 15:01

15 Temmuz Cuma günü hepimiz hain bir darbe girişimiyle şaşkına döndük. Ordunun, emniyetin, yargının, içerisine gizlenen nice hain o gün kafalarını çıkardılar. O gün kimimiz bankamatiklere ve marketlere akın ettik, kimimiz ise darbe girişimini engellemek için sokaklara. Bu cümle ile bir yargıya varmıyorum, herkesin önceliği ne ise ona göre hareket etti ve bu gayet insani bir durumdu.

Darbe girişiminde saklanan da vardı, tankın önüne yatan da ama dediğim gibi bu öncelik meselesiydi. Kimi canını önemsedi kimi vatanını. 15 Temmuz gecesi ortada görünmeyip yıllardır bunun şovunu yapan bir kesim ile gece boyu mücadele edip günlerce sessizce ağlayan ve şükreden kesim birbirine karıştı. Bunu fırsat bilen muhalefetin hep bir ağızdan tiyatro darbe diye bağırmaya başlama sebebi de belki bu şovmenlerin eseridir. Zaten bunun gösterişini yapanları halk olarak bildiğimizi düşünüyorum. Ama bahsetmek istediğim şovmenler değil, vatanseverler.

Bunlardan bir tanesi kendini sadece insan olarak tanımlayan, kendisine verilen görevi layıkıyla yapan, devletle sözleşme yaptığına ve bu sözleşme gereği adaletle ve empati ile kararlar verebilmek için bir ömür adaması gerektiğine inanan, bizim aramızda büyüyen, bizimle aynı sofraya oturan, aynı topraklarda koştuğumuz bir isim. O, darbe günü önceliği millet olan bürokratlardan biri olan Metin Kıratlı.


Külliye’de toplanarak tüm gece direniş organizasyonunu kurgulayan bir avuç insandan biri. Zaten o direniş, ertesi gün diriliş olarak tarihimize kazıldı. Darbe girişimi sonrası kendisine düşen yük daha da artmış ve yeni sorumluluklarla milletle olan sözleşmesini ifa etmeye devam etmiştir. Bir sohbet esnasında çok uzun yıllardır ailesiyle akşam yemeği yiyemediğinden bahsetmişti.

Hani dışarıdan bakınca eleştirdiğimiz, ithamlarda bulunduğumuz devlet büyüklerimizin hep kazandıklarına ve makamlarına odaklanırız bir de bu açıdan mı baksak? Size kaç para verirsek ailenizden vazgeçersiniz mesela? Birçoğumuzun cevabı parayla veya makamla ölçülemeyeceği yönünde olacaktır. Bunun tek ölçüsü Türkiye Cumhuriyeti Devletine olan vazife şuuru olabilir.

Peki 15 Temmuz gecesi Külliyede olan Metin Kıratlı neler yaşamıştır? Batı adliyesi dergisine verdiği röportajda bir kısmına değinmiş aslında. Sevdikleriyle helalleştiğini ve kriz odasında toplanan bürokratlarla mermi sesleri altında koordinasyonu sağladıklarını anlatmıştır.

Anlatılmayanları ise geçen gün duydum. Etimesgut belediyesinin kamyonlarının ve iş makinelerinin sahaya çıkarılması, akabinde büyükşehir belediyesinin araçlarının da sahaya çıkması o gün oda da bulunan akıllardan çıktı. Yine selaların verilmesi yoluyla insanların sokağa davet edilmesi ve psikolojik üstünlüğün sağlanması aynı odadaki akılların eseri. Hani diyoruz ya devlet aklı diye, sanırım devlet aklının tezahür bulmuş halinin bir kısmı o gece külliyedeki helikopterlerden mermi yağdırılmak suretiyle durdurulmaya çalışılan o odadaydı.

15 Temmuz’dan bu yana 9 yıl geçti. Hala o gün yaşanan birlik beraberlik sayesinde aynı bayrağa, aynı haritaya bakabiliyoruz. Allah bir daha o günleri yaşatmasın.

YORUMLAR

  • 0 Yorum