Davut Karaman

Davut Karaman


Mutlu evliliğin şifreleri 3

23 Kasım 2020 - 01:12 - Güncelleme: 23 Kasım 2020 - 01:17


         Dr. Öğr. Üyesi Davut Karaman
     Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi
           davut.karaman@alanya.edu.tr

Hayat kah öyle, kah böyle akıp gidiyor ama önemli olan hayatın akıp gitmesi değildir; hayatınızın ne kadar hayallerinizin peşinden gittiğidir. Sevincimi, üzüntümü paylaşabileceğim, her anımda bir lahza olsun beni yalnız bırakmayacak, hayallerimi süsleyen bir hayat arkadaşım olsun diye kim istemez ki? Özlü sözlerimizde yer alan “yalnız yaşayan yalnız ölür” şeklindeki bir düşünce de göstermektedir ki tek başına kurulan hayallerin bile güzelliği sınırlı iken tek başına yaşam sürmek ne kadar tatlı olabilir?

Hayat yaşadıkça güzel gibi olsa da gerçek güzellik paylaştıkça gün yüzüne çıkmaktadır. Ancak unutulmamalıdır ki paylaşmanın, paylaşabilmenin kaynağı da anlamakta, anlaşılmakta gizlidir. Bu husus gözden kaçan en önemli noktalardan biridir aslında. Hayatınızı gözlemlediğinizde paylaşımda bulunduğunuz kişilerle aynı zamanda anlaşma seviyenizin de yüksek olduğunu görürsünüz. Evlilikte de bu böyledir, eskiden hayatımızın her anını daha çok paylaşırdık diyen eşler sorunun gerçek kaynağını teşhis ve tedavi etmeden güzel anılarını maziden atiye taşımalarını mümkün değildir.

Eşlerin karşılıklı ya da tek taraflı olarak birbirlerinin kusurlarını dile getirmesi zamanla olumlu yönlerinin yavaş yavaş ortadan kaybolmasına neden olacaktır. Marifet iltifata tabidir sözü evliliklerde eşlerin bakış açısının kusur odaklıdan beceri odaklıya yönelmesini sağlar. Dolayısıyla eşlerin mutsuzluk için sorun aramaları yerine, mutluluk için maharet aramaları mutlu evlilik için önemli adımlardan sadece biridir. İşte mutlu evliliğe giden yolda yeni şifreler…

1- Her şeyi paylaşın, işbirliği yapın: Öyle evlilikler vardır ki ölüm bile onları ayıramaz, zaten en büyük istekleri de bir an olsun ayrı kalmamaktır. Hayatlarının her anını, her nefesini paylaşabilen eşler, sadece görünende değil görünmeyende de birliktedir. Ruh ikizi olarak da ifade edebileceğimiz bu durumun hayatınıza yansımalarından biri de “tam bende onu söyleyecektim, yapacaktım, alacaktım vb.” derken, bir de bakarsınız ki eşiniz aklınızdan geçeni çoktan yapmış bile. Eşinizin düşünceleri ruhunuza yansıyor, aklından geçenleri okuyabiliyor iseniz ne kadar güçlü, samimi paylaşımlarda bulunduğunuzun bir göstergesidir.

Varlık kadar yokluk da paylaşılmalıdır; hatta yokluk en güzel, en güçlü paylaşımdır. O kadar güçlüdür ki hiçbir zorluk eşleri birbirinden koparamaz daha da birbirine kenetler. Hayat zorlaştıkça kenetlenme artar, dolayısıyla evlilik daha güçlü hale gelir. Birçok evliliğin sona ermesindeki ortak nedenlerden biri de yokluk paylaşımı ortamında kendini gösterir. İyi günde, her şey tozpembe yolunda giderken bir de bakarsınız ki kara bulutlar üzerinize gelmiş, şimşekler çakıyor her anınıza. Sadece sosyal çevrenizin değil eşinizin bile size mi, yoksa sizdeki başka şeylere mi bağlı olduğunu işte o zaman anlarsınız.

Birçok evlilik için kırılma anı olarak ifade edebileceğimiz bu zaman dilimleri mutlu bir evliliğe giden yolda önemli kilometre taşlarından biridir. Eşiniz ve evliliğiniz için “iyi ki mi yoksa keşke mi” dediğiniz bu süreç geleceğinize yön verecektir. İyi ki’leriniz ne kadar fazla ise birlikte yol almaya, acıları tatlıları paylaşmaya devam ederken; keşke’leriniz fazla ise hayatınıza yük olan, hayallerinizde artık yeri olmayan kişiyle yollar ayrılmaktadır.

2- Anlamamak için değil anlamak için direnin: Bazen bir bakış çok şey anlatır, derler. Anlamak istedikten sonra bu böyledir ama anlamamak için direnilen bir ortamda ise sözler bile lafügüzaf olur. Evlilik, daha yolun başında anlama ve anlaşma ile başlar. Eşler arası bu anlama ve anlaşma durumu zamanla kimi evliliklerde her geçen gün artar iken, kimi evliliklerde ise tükenme eğiliminde olmaktadır. Söz birlikteliğinin yanında gönül birlikteliği ile de eşler arası anlaşmazlıklar, uyuşmazlıklar kaybolur gider.

Evlilikte eşler ne kadar birbirlerini duyuyorsa, fark ediyorsa ve görüyorsa o kadar da birbirlerini anlayabiliyor demektir. Birbirini anlamak demek eşinin “şimdi ne hissediyor olduğunu” veya “ne hissediyor olabileceğini” anlamak demektir. Nasıl ki bakmakla görmek aynı değilse aynı çatı altında hayat arkadaşı olarak yaşamakta anlamak demek değildir. Eşler arası anlamanın önündeki engellerden biri de; taraflardan birinin hiç susmaması, diğer tarafın ise hiç konuşmamasından kaynaklanmaktadır.

Dolayısıyla bir taraf ağzına gelen ne varsa fırtına misali kasıp kavururken, diğer taraf ise adeta sessiz çığlıklarıyla yağıp gürlemektedir. Sonuç olarak eşler arasında ilk başlarda hemen hemen hiç yok gibi görünen anlaşmazlıklar, zamanla hayatlarının her anına veba gibi yayılmaya başlar. Fragmanı güzel başlayan filmin sonunun üzüntülü bitmemesi için eşler arası “ortak bir hal dilinin” geliştirilmesi, eşlerin birbirlerini daha iyi anlamasını sağlayacaktır.


3- Eşinizin kusurlarını değil olumlu yönlerini konuşun: Çok yaygın yanlışlardan biri de eşinizle ilgili olumlu yönlerini söylemenin, onunla ilgili yaşadığınız pozitif duygularınızı ifade etmenin eşinizin şımarmasına neden olacağı gibi düşüncelere kapılmaktır. Birçok eş bu yanlış düşünceyle, birçok eşte geçmiş yaşamında hep olumsuz yönlerinin eleştirildiği ortamda yetişmesi nedeniyle eşinin genellikle kusurlarına odaklanarak onu değiştirmeye çalışır. Eşler arası konuşmalar genellikle sorunlar üzerine odaklanınca, zamanla eşiyle konuşmak haz yerine üzüntü vermeye başlar. Ve eşlerin konuşmak yerine konuşmamayı tercih etmesiyle devam eden bu süreçte ortak paylaşımlar kar gibi eriyerek, gönül yakınlığı yerini gönül uzaklığına ve sevgisizliğe bırakır.
Kusurları konuşmak eşlerin gündeminden düşmedikçe gözlerdeki sevgi ışıltısı günbegün kaybolmaya mahkumdur.

Hani o ilk zamanlardaki eşinizi gördüğünüzde, ona baktığınızda aldığınız o enerjinin size verdiği huzur var ya, işte o evlilikteki en büyük mutluluk kaynağınız. Önemli olan o anda kalıp, o anı bir ömür boyu sürdürebilmektir. Eşiniz, sevildiğini ve değerli olduğunu hissetmesi ile kendini hem güvende hisseder hem de mutlu olur. Mutlu eş ise çevresine her daim güneş gibi mutluluk saçar.


Madem ki evlilik gemisine bindiniz, artık yalnız değilsiniz. Öyleyse neden daha mutlu günler için yarışmak yerine birbirinizin kuyusunu kazıyorsunuz? Mutlu bir yuva için eşlerdeki temel prensip elbirliği ile yola düşmek, gönül birliği sağlamak ve kusurları görmede gece gibi olmaktır. Daha mutlu yarınlar dileğiyle…

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum