Ahmet Cevdet

Ahmet Cevdet


Bartholomeos Karaman\'a Neden Gelir ?

00 0000 - 00:00

 


Fener Rum Patriği Bartholomeos Niğde ve Konya’nın ardından Karaman’a geldi. İlk önce Niğde’de bulunan Aziz Vasilios Kilisesine gelerek ayin yönetti. Ardından Konya’ya Aya Elenia Kilisesi’ne gelen Bartholomeos, akabinde Karaman’a, Karadağ’daki Binbir Kilise’yi görmeye geldi. Karaman’da, resmi kurumları da ziyaretin ardından Mut yolu civarında bulunan Alahan Manastırına gidecek.

Peki, ama Bartholomeos Buralara neden geldi? Kiliseleri ziyaret amaçlı denilse de bu gelişin arkasında yatan etkenler farklı. Mesela Binbir Kilise’ye neden gelir?

Yıllardır define bulma ümidiyle vurulan her baltanın Binbir Kilise’yi epey yıprattığı bilinmektedir. Her tarafının harabe ve yıkık olduğu, çapalana çapalana pancar tarlası haline gelen bu kilise kalıntılarının ziyareti “üç Gulhü bir Elham” olmasa gerek.

Alahan Manastırı;

Keza bu durum Alahan Manastırı için de geçerli. Aynı Binbir kilise gibi harabe bir şekilde.

 Peki, bu ziyaretlerin sebebi ne?

 

Bu civarlarda kendi kültürünü canlandırmak istiyor;

Fener Rum Patriği Bartholomeus, Bu civarlarda ziyaretlerde bulunarak bu tarihi yerlerin tekrardan canlandırılmasını sağlayacaktır. Şöyle ki bu ziyaretin kokusu bile yetmiş olacak ki Alahan Manastırı’nda yenileme çalışmaları hemen başladı. Pek yakında Binbir Kilise’de de yenileme çalışmaları başlayacak. Bu bölgeler de kısa zamanda, Van’da bulunan ve restore edildikten sonra kullanıma açılan Akdamar Kilisesi’ne dönecek. Kısa zamanlı düşünüldüğünde ticaretin canlanacağı, işlerin hareketleneceği aşikâr. Fakat uzun vadede bu yatırımların meyvesini Ortodoks Kilisesi ve Hıristiyan dünyası toplayacak…

 

Hıristiyanlık, daha önce de canlandırılmıştı;

Hemde içimizden birileri tarafından…

Biraz tarihe uzanalım;

Avrupa’da ortaçağ’a kadar skolastik düşünce hakimdi. Yani halk körü körüne dine bağlıydı. Okuma yazması olmayanlar, pek tabi bu görüşlere sadık kalmak zorundaydılar. Başta papa olmak üzere tüm kilise eşrafı emlakçılık sektörü ile uğraşmaktaydılar. Cennetten mal mülk sattıklarını söyleyerek halkı sömürmekte ve hazinelerini ağızlarına kadar doldurmaktaydılar… Bu devran birkaç yüzyıl kadar sürdü fakat Rönesans ve Reform hareketleriyle halkın gözü açıldı. Kiliseye bağlılıkları azaldı ve birçoğu dinden koptu. Böylece Avrupa’nın yarısından fazlası dinsiz duruma düştü…

 

Fakat, üzeri yavaş yavaş örtülmeye başlanan Hıristiyanlığın canlanmasına içimizden birileri vesile oldu. “Dinler arası diyalog” denen bir şey uyduruldu ve tek din İslam’ın diğer dinlerle diyaloga geçebileceği söylendi. Hatta bu düşüncelerini 2000’de Harran Üniversitesi’nde Hıristiyan bir erkekle Meryem adlı Müslüman bir kadın evlendi. Müftü-haham-papaz üçlüsünün önünde sözüm ona bir nikâh yapıldı.

Sonrasını “Zaman” a bıraktılar. Ertesi gün kendi görüşlerinin yayın organı olan gazetelerinde “Diyalog’tan düğüne” adlı manşetleriyle sevinç nidaları attılar…

Tek din İslam’dır;

 

Kuran’ın Ali İmran/19. Ayetinde diyor ki “İnneddîne ındallâhil İslâm”; (Allah katında din İslam’dır.)

İşte bu ayeti görmezden gelen ya da hiç okumayan bir grup diğer dinleri de tanıyıp İslam’la karıştırmak istedi. Çifte vatandaşlık gibi çifte din şeklinde bir kavram ortaya çıkardılar. Hatta daha da ileri gidip kendi yayın organlarında yayınlanan bir programda “Kur’an ayetleri sert, yumuşatılabilir” bile dediler… Yani apaçık Kuran’ı değiştirmek istediler.

 

Velhasıl; bu ‘diyalog’ denen şey Avrupa’da kıpırdanmalara neden oldu..

Avrupalılar “Bizim bir dinimiz varmış” diyerek birçoğu yeniden Hıristiyanlığa döndü ve ardından gelen nesil ise hep Hıristiyan olarak yetişti. Karşı tarafın böyle yumuşatma düşüncelerini gördükçe iyice feyiz aldılar.Daha da sistemli bir şekilde çalışmaya başladılar..Günümüz televizyonlarında yayınlanan dizilerin kaçı kendi kültürümüzü yansıtmakta? Bugüne kadar çekilen Türk filmlerinin birçoğunda imamlar ve hocalar, ‘sahtekâr’ şeklinde gösterilmedi mi? Kakara kikiri gülüp geçiyoruz fakat bilinçaltlarımızda ne gibi yıkımlar oluşmakta bilmiyoruz.

Günümüz kültürüne hem dinlerini hem dillerini yansıttılar. En basitinden dibimizdeki ‘kültür’ sokağına girin bakalım, hangi kültüre ait izler bulacaksınız. Cafe, city, shop, center… Bu isimler çok mu modern gösteriyor sizi? Ya da ‘hayat’ yerine ‘life’ demek çok mu çalımlı? Türkçe konuşmak baydı mı artık, yâda garamanca gonuşmak gaba mı gelmekte?

 

Konumuzdan da fazla sapmayalım. Fener Rum Patriği geliyor diye kazmaya küreğe sarılacaksak daha çok işimiz var bizim. Dünyada kaç ülkede, kaç cami var? Avrupa’da Müslümanlar Müslümanlığını rahat bir şekilde yaşayabiliyor mu? Bizim ‘diyalog’ edecek kadar zamanımızın olmaması lazım ki dinimize, dilimize, kültürümüze sahip çıkalım.

Bu yazıyı kaleme alırken Bartholomeus’un geleceği medyaya yeni düşmüştü. Fakat yazımı bitirip kaydettiğimde bir haber daha gördüm, önemliydi. Hemen metinde ‘restorasyon’ çalışmasına gittim. Haber  ‘Alahan Manastırı Restore ediliyor.’ şeklindeydi. Birde haber içeriğine, zaten restore edilecekmiş de yeni karar verilmiş gibi bir hava vermişler. Zaten okuyunca, Bartholomeus gelecek diye yapılıyor diye hiç düşünmüyor insan…

 

Bu ülkede birçok tarihi önem taşıyan medrese, han, hamam ve türbe var. Ve şuan hali içler acısı. Selçuklu Sultanı Alparslan’ın Anadolu’ya girdikten sonra ilk cuma namazını kıldığı yer olan Ani Harabeleri’ndeki Fethiye Camii geldi aklıma. Veya geçtiğimiz sene bir gazetede haberi de çıkmıştı, Ahi Evran’ın mezarının halini hatırlarsınız.

Bu gibi örnekleri sıralayabiliriz, fakat lafı da fazla uzatmak istemiyorum. Demem o ki Fener Rum Patriği bu bölgeye stratejik ziyaretlerde bulunuyor. Gezmeye geliyor havasına kapılmayalım. Gördüğümüz gibi Niğde’de ayin yapıldı ve farklı ülkelerden yaklaşık 500 kişi katıldı. Bu tür olaylar bu kültürün buralarda canlanacağı anlamına gelir. Dikkat edelim. En değerli varlığımız kültürümüze; dinimize, dilimize sahip çıkalım. Birde, ülkemizde hizmet veren birçok Âlim Zat’ın Karaman’a geldiğini düşünelim! Sizce Aynı hürmeti görür müydü Devlet erkanından..?

                                                                                                                       Saygı ve Selamlarımla…

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum