Elmada, devletin fiyat belirleyiciliğine ihtiyaç var

Yüksel Ayhan
ABONE OL

Ülkemiz, elma ve elma işleme ürünleri ile üretim alanı ve üretim miktarı bakımından dünyanın ilk on ülkesi arasında yer alıyor. Bu on ülke içinde ise Çin, Amerika ve Türkiye ön sıralarda yer alırken, Türkiye’de de elma üretimi denince Karaman ilk sıralarda bulunuyor. Karaman’da ise sofralık olarak pazarlanamayan bazı elma cinsleri, ıskarta sınıfına girdiğinden belli başlı alıcılara satılmak suretiyle veriliyor.

Konumuz da aslında bu, yani elma işleme endüstrisinin ıskarta elma için belirlediği fiyatlar. Bu alım fiyatı bazı seneler zararı kurtarsa da genellikle düşük kalıyor ve elma üreticisi mağdur oluyor.

Iskarta ve Meyve suyu

İlimizde meyve suyu sektörünün işlem gören çeşidi ve miktarı her geçen gün artıyor. Son zamanlarda domates yüklü kamyonların da meyve suyu tesislerinde sıraya girdiklerini görüyoruz. Bu artış bazı dönemlerde işletmelerin kapasitelerinin üzerine çıkarak çalışmalarını gerektiriyor.

İşletmeye getirilen elma başta olmak üzere diğer tüm ürünler ‘Meyve suyu’ için üretilmiş ürünler olmadığından belli bir piyasası oluşmuyor. Öte yandan ne ilimizde nede ülkemizde elma suyu sanayisi için üretilen bir çeşit bulunmamakta. Bu durum tesis açısından elma suyu kalitesinde, üretici için de satış fiyatında değişkenlikler olmasına zemin hazırlıyor.

Tesisin biçtiği fiyat üzerinden gerçekleşen satış, üretici açısından deyim yerindeyse amorti gibi bir şey oluyor. Oysa elma, şehrimize ciddi anlamda ekonomik katkı sağlamasının yanı sıra büyük ölçüde de istihdam oluşturmaktadır. Hal böyle olunca ıskarta diye tabir edilen ancak, çoğu zaman tüccarla buluşmadığından dolayı dalından doğrudan bir şekilde işletmeye götürülen elmanın fiyatı konusundaki inisiyatif işletmeye bırakılmamalı.

Ne yapılabilir?

Devletin hububat, fındık, çay ve bakliyat gibi konularda fiyat açıklaması, konuyla alakalı sektörlerdeki alım-satımlarda belirleyici rol oynuyor. Bu belirleyici rolün her alanda genişletilmesinin gerekliliğini görüyoruz. Bunu elma konusunda hayata geçirmek zor olmasa gerek.

Yani Avrupa’nın en büyük elma bahçesinin bulunduğu veya ülkede en çok elma üretilen bu şehirde kamuya ait bir elma suyu tesisinin olmayışı çok garip değil mi? Bunu sadece Karaman’la sınırlı düşünmemek gerekir elbette, çevre il ve ilçelerdeki potansiyellerde düşünüldüğünde aslında tamda yerinde bir yatırım olmaz mı? Kamuya ait tesisin açıklayacağı fiyatla bölge üreticisinin kaderi belli başlı adreslere bırakılmış olmaz.

Rekabet ortamı doğacağından kazanan her halükarda üretici olur, kazanan Karaman olur. Elmanın yanında diğer ürün alımları yapılacağı da hesap edildiğinde şehir ekonomisi açısından bu tesis büyük bir kazanım olur.