Çalışamayan gazeteciler günü

Sultan Akbulut
ABONE OL

Geride bıraktığımız 2019 yılı medya açısından zor geçen bir yıldı. Artan girdi fiyatları ve düşen reklam gelirleri yüzünden birçok ilde 200’ün üzerinde yerel gazete ile televizyon kanalı yayınlarını durdurmak zorunda kaldı. Ulusal medyada bundan nasibini aldı. Yıllardır yazılı basın sektöründe faaliyet gösteren, Habertürk, Güneş, Star gibi gazeteler kapandı. Benim gibi yıllarını bu sektöre veren birçok meslektaşımda ne yazık ki işsiz kaldı. (Gerçi benim çalıştığım kurum kapanmadı. Onların deyimiyle Küçülmeye gittiler. Ekonomik olarak da en ağır gelen personel olduğum içinde işime son verildi.)

Medya sektörünün içinde bulunduğu zor durum Karaman’daki basın yayın kuruluşlarına da yansıdı. 2019 yılına kadar şehrimizde günlük yayın yapan 6 gazete, 3 radyo ve 1 televizyon kanalı vardı. Bugün ise gazeteler günlük yayından haftalık yayına düştü. Karaman’ın tek yerel televizyon kanalı ise yayın yapamaz durumda. Medya patronları ise neden olarak hep ekonomik sıkıntıları, artan maliyetleri, reklam gelirlerinin düşüşünü öne sürüyor. Evet, maliyetlerdeki yüksek artış, reklam gelirlerinin düşmesi, resmi ilan payının azalması gibi sebepler basın kuruluşlarının zor duruma düşmelerinde önemli bir etken olarak görülebilir. Ama birazda şapkalarını önlerine koyup düşünmeleri gerek bazılarının. Neden mi? Uzun yıllar bu sektörün içinde ayakta kalmış ancak gelişen teknoloji ve bilişim çağına rağmen kendini yenilemeyen, geliştirmeyen, yerinde sayan, çalışanının fikrine, emeğine saygı duymayan, hakkını vermeyen, “aman cebimden kuruş çıkmasında en çok ben kazanayım” mantığıyla hareket edenler yok olmaya ve kaybetmeye mahkûmdur her zaman. Eğer bugün kazanmıyoruz diye şikâyette bulunuyorlarsa dönüp önce bir kendilerine bakmaları gerekiyor. 
90’lı yıllarda benim gibi gazetecilik yapanlar iyi bilir. Bizim dönemimizde çalışanların bırakın yıllık izni, ne resmi nede bayram tatili vardı. Şimdi bakıyorum da resmi tatillerde, bayramlarda gazeteler çıkmıyor. Çalışanlara izin veriliyor. Madem böyle bir uygulama vardı da bizim günahımız neydi? Neden biz onca yıl resmi tatillerde çalışmak zorunda bırakıldık. Üstelik hakkımız verilmeden. Bugün haktan, adaletten, hukuktan (!) bahsedenlerin garezi her dediklerine he diyen, hakkını savunamayan, savunmaya kalkınca da işten çıkarırız tehditleriyle sindirilen bizim gibi gariplereymiş. 

Yarın 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü. Her ne kadar adı çalışan gazeteciler günü olsa da günümüzde bu sektör çalışamayan gazetecilerin günü aslında. Bugün benim gibi işsiz olan binlerce gazeteci için pek bir anlam ifade etmiyor. 

Bu ülkede basının özgür olduğuna, olacağına kimse inanmıyor. Gazetecilere reva görülen çalışma koşulları ayrıca basına bir özgürlük getirmemiştir. Açıklamalarla da gelmez. Gazetecilerin 1960’larda “bayram”, 1970 sonrası “gün” olarak kutladığı 10 Ocak günümüzde “çalışamayan gazeteciler günü” haline geldi.
“Basın özgürlüğü, her gün daha geriye gidiyor. Cezaevine gazeteciler dolduruluyor. Onlarca gazeteci, hâkim karşısına çıkıyor. Yargılanıyorlar. Son 5 yılda 10 bine yakın gazeteci işsiz kaldı. Gazeteciler çalışmıyorken, özgürlükleri kısıtlanıyorken, böyle bir ortamda 10 Ocakların bayram olarak kutlanmasının bir anlamı kalmadı. Basın özgürlüğünün tüm kurumlarda hayat bulduğu, gazetecilerin çalışabildiği, meslektaşlarımızın özgür olduğu günler gelirse bizler de 10 Ocak’ı bayram olarak kutlayacağız.

Hiçbir yönetim yapmadıklarını ve ne yapmayı hedeflediklerini çoğu zaman ifade etmezler. Açıklamalarında 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü kutlu olsun diyeceklerdir! Kaç işsiz ve neden işsiz oldukları onların sorunu değildir, sorumlu olsalar dahi!

Yarın 10 Ocak Çalışan Gazeteciler günü. Peki, gazeteci nedir ve kime denir? Gazeteci bir gazete veya derginin hazırlanmasında ve çıkarılmasında görev alan kişidir. Gazeteci haber ve bilgi kaynağına çabuk ulaşmak ve bu kaynaklardan edindiği bilgi ve haberleri okurlara sunandır. Tabi bir gazetecinin bu görevini yapabilmesi için haberin içeriğini taşıyan olaya, olguya, belge ve bilgiye sahip olması gerekir. Çünkü gazetecilik kulaktan dolma bilgilerle yapılmaz. Gazeteci haberi doğru kaynaklardan almakla yükümlüdür.
Ülkemizde yılın 365 gününde takvimlerde hemen hemen her günün özel bir anlamı vardır ve bu günler kimi zaman çeşitli etkinlikler yapılarak veya yazılı açıklamalarla kutlanır. Ama ne hikmetse gazetecilerle ilgili günler belki unutkanlıktan, belki de ihmalkârlıktan hep es geçilir. 1961 yılında gazetecilerin çalışma haklarında önemli ölçüde iyileştirmeler getiren 212 sayılı yasanın yürürlüğe girmesiyle gazeteciler haklarına ve basın özgürlüklerine sahip çıkmak amacıyla sendikanın öncülüğünde BASIN adıyla kendi gazetelerini çıkardılar. O tarihten buyana da 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Bayramı olarak kutlanmaya başlandı. İlerleyen zamanlarda ise bugün bayram olmaktan çıkarılıp Çalışan Gazeteciler Günü olarak anılır oldu. 

Geçen yıla kadar ben ve arkadaşlarım Abdullah Atael, Şerife Dökme, Mustafa Coşgun, Hatice Atael, Mustafa Karagöl, Merve Ceylan da gazetecilik mesleğinin içinde emek verenlerdi. Her ne kadar emeğimiz hiçe sayılsa da biz işimizi sevdiğimiz için yapıyorduk. Çalıştığımız sürece maruz kaldığımız psikolojik baskılar ve dayatmalara rağmen biz mesleğimizi en iyi şekilde yapmanın gayreti içerisinde olduk hep. Bugün çalışmadan geçirdiğim ikinci Çalışan Gazeteciler günü. Her ne kadar çalışamasam da gazetecilik insanın kanına işlediyse kolay kolay bırakamazsın. Karaman’da bu mesleği layıkıyla yapan birçok genç meslektaşım var. Onlar kar, yağmur, çamur, gece-gündüz demeden kamuoyunu bilgilendirmek adına kıt imkânlara karşın görevlerini yapmaya devam ediyor. Bende eski bir meslektaşları olarak onları takdir ediyor, kutlanacak bir gün olmasa da adet yerini bulsun diye günlerini kutluyorum.