Dilenmeye direnenler var!
Bazen çok yaşlı, bazende çocuk yaştaki 'düşkün olmayan' kişilerin ekmeğini alın teri ile temin..
Bazen çok yaşlı, bazende çocuk yaştaki 'düşkün olmayan' kişilerin ekmeğini alın teri ile temin etmeye çalıştığını görürüz. Bazen seyyar birşeyler satmaya çalışırken, bazen de en uç noktadaki işleri yaparken gördüğümüz bu onurlu insanların çevrede olup bitene aldırmadan işine odaklandığını, bir başka deyişle 'Ekmeğine hedeflendiğini' uzun uzun izleriz. Dilenmediğine toplum adına sevinirken, azmini ve gayretini gıpta ederiz.
İşte bu küçük ama onurlu insanlardan birine Migros önündeki çöp konteynerinde rastladık. Bir taraftan alışverişe girenlerin, diğer taraftan akıp giden trafiğin arasında onunda kendine göre bir telaşı, kendine göre birde iş aleti vardı. Elindeki demir sopa ile çöpü karıştırarak plastik, kağıt ve metal parçaları toplayıp yanındaki çuvala dolduruyordu.
Afganistan uyruklu olduğunu öğrendiğimiz Abdullah'ın el uzatsa Karamanlıların geri çevirmeyeceği masum bir yüzü var aslında ancak, o ekmeğini kendisi kazanmak istiyor bu nedenle de dilenmiyor. Günde yaklaşık 12 saatlik bir çalışma ile 10 ile 15 Lira kaza kazanabildiğini öğrendiğimiz Abdullah, sorularımıza verdiği ve bizim çat pat anladığımız birkaç cevaptan sonra gözden kaybolunca sormayı istediklerimiz cevapsız kaldı.
Dilenmek
Dilenmenin tarihi çok eski dönemlere kadar uzanıyor. İnsanoğlunun var olduğu her dönemde onlarda hep varolmuşlar. Bazı medeniyetlerde o kadar çoğalmışlarki dilencilerin tasvir edildiği heykeller yapılmış. Örneğin Budizm'de dilenci tanrı Buda heykeli meşhurdur.
Günümüzde de Nepal, tanrıların olduğu kadar dilencilerin de ülkesi olarak anılır. İslam dini, günlük yiyeceği olan kişinin dilenmesini haram kılarken, hiç yiyeceği olmadığı halde çalışacak ve ticaret yapabilecek kimselere de dilenmeye izin vermiyor.
Dünya üzerinde devam eden savaşlar ve hızlı göç dalgasına bağlı olarak büyük oranda artan dilenciliğin, 10 yaşındaki Afganlı Abdullah gibi modellere bakıldığında son çare olmadığı, aslında 'kolay elde etmek' olduğu anlaşılıyor.
Ne yapmalı
Karaman'da Afganlı, Suriyeli, İranlı Iraklı gibi değişik uyruklu çocuklar var. Durum öyle gösteriyorki bu çocuklar burada büyüyecek! Onların nitelikli olmaları kendilerinin yanı sıra şehrimize de katkı sağlar. Birçok esnaf çırak olarak bu çocukları çalıştırmak istiyor ancak, yaşları küçük olduğundan mevzuata takılıyor. Hal böyle olunca Afganlı Abdullah gibi Karaman'daki mülteci çocuklarının da önünde iki seçenek kalıyor, ya katı atık toplama işi yapacaklar yada dilenecekler.
Sürekli birşeyler vermek, çalışmasına ve hep bir beklenti içinde olmasına meyl ettireceğinden çalışma ortamlarına kolaylık sağlamak bile iyi bir adım olabilir. Bireysel olarak çöplerimizi evde ayrıştırıp çöp olanlarını konteynere; şişe, kağıt ve metal olanları ayrı poşetlerle konteynerin yanına bıraksak bu kolaylığı sağlamış oluruz. Atık haldeki malzemenin geri dönüşümle tekrar kullanıma kazandırılmasıyla da doğal kaynakların hızla azalmasının önüne geçmiş oluruz.
YORUMLAR