Velayet Hakkında Muhtemelen Yanlış Bildiğiniz 5 Gerçek

Velayet Hakkında Muhtemelen Yanlış Bildiğiniz 5 Gerçek
Editör: Karamanca
30 Ekim 2025 - 10:40
Giriş: Velayet Kararları ve Doğru Bilinen Yanlışlar
Velayet, boşanma veya ayrılık sürecindeki ebeveynler için şüphesiz en hassas ve karmaşık konuların başında gelir. Bu süreç, duygusal olarak yıpratıcı olmasının yanı sıra, hukuki belirsizliklerle doludur. Toplumda kulaktan dolma bilgilerle yayılan, doğru bilinen yanlışlar ise hem ebeveynlerin hem de bu sürecin merkezindeki çocukların durumunu daha da zorlaştırabilir. Yanlış beklentiler ve eksik bilgiler, taraflar arasında gereksiz anlaşmazlıklara yol açarak çocuğun menfaatini ikinci plana atabilir. Bu yazının amacı, Türk hukukuna göre velayetle ilgili en yaygın yanılgıları düzeltmek ve en şaşırtıcı gerçekleri aydınlatmaktır. Bu karmaşık süreçte Bursa Boşanma Avukatı ile çalışmak, yanlış bilinenleri doğru bilgiyle değiştirmeye ve yolu netleştirmeye yardımcı olabilir.

1. Yeniden Evlenmek, Velayeti Kaybetmek İçin Tek Başına Yeterli Bir Sebep Değildir
Boşanmış ebeveynler arasında en yaygın endişelerden biri, yeniden evlenmeleri durumunda çocuklarının velayetini kaybedecekleri korkusudur. Ancak bu, hukuki dayanağı olmayan yaygın bir yanılgıdır. Türk Medeni Kanunu bu konuda net bir iki aşamalı mantık sunar: İlk olarak, TMK m. 349/I uyarınca velayeti elinde bulunduran ebeveynin yeniden evlenmesi, tek başına velayetin değiştirilmesi için bir gerekçe oluşturmaz.

Velayetin değiştirilmesi ancak ve ancak ikinci aşamada, yani yeni evliliğin çocuğun menfaatine aykırı bir durum oluşturması halinde gündeme gelebilir (TMK m. 349/II). Örneğin, yeni evlilik sonucunda çocuğun huzurunun bozulması, ihmal edilmesi veya yeni eşin çocuğa karşı olumsuz tutumlar sergilemesi gibi durumlarda mahkeme, çocuğun yüksek yararını gözeterek velayetle ilgili yeni bir düzenleme yapabilir. Kısacası, kanun ebeveynin medeni durumuna değil, çocuğun içinde bulunduğu koşulların onun gelişimi için uygun olup olmadığına odaklanır.

2. Velayeti Alan Ebeveyn Vefat Ederse, Velayet Otomatik Olarak Diğer Ebeveyne Geçmez

Bu gerçek, birçok kişi için şaşırtıcı olabilir. Yaygın kanının aksine, velayete sahip olan ebeveynin vefatı durumunda velayet hakkı otomatik olarak hayattaki diğer ebeveyne devrolmaz. Bu geçişin sağlanabilmesi için mutlaka bir hâkim kararı gereklidir.

Bu düzenlemenin temelinde, velayet kararlarında mutlak önceliğin her zaman "çocuğun üstün yararı" ilkesi olması yatar. Hâkim, velayeti sağ kalan ebeveyne vermeden önce, boşanma sırasında velayetin neden o ebeveyne verilmediğini yeniden değerlendirmek zorundadır. O dönemde diğer ebeveyni velayet için uygunsuz kılan koşullar (örneğin yaşam tarzı, sağlık durumu, çocuğa ilgisizliği vb.) hâlâ devam ediyor olabilir. Hâkim, sağ kalan ebeveynin mevcut durumunu, yaşam koşullarını ve çocuğa bakabilme yeterliliğini yeniden kapsamlı bir şekilde inceleyerek çocuk için en sağlıklı kararı verir. Bu süreç, çocuğun geleceğinin her koşulda güvence altına alınmasını hedefler.

"Velayet ve kişisel ilişki düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişimin gerçekleştirilebilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır."

3. Boşanma Sonrasında "Ortak Velayet" Artık Mümkün

Türk hukuk sisteminde uzun yıllar boyunca, boşanma sonrasında velayetin mutlaka tek bir ebeveyne verilmesi yönünde yerleşik bir uygulama vardı. Ortak velayet, kamu düzenine aykırı kabul ediliyordu. Ancak bu durum, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2017 yılındaki görüş değişikliği ile önemli bir dönüşüme uğradı.

Bu değişimin hukuki zemini, Türkiye'nin taraf olduğu ve eşlere evlilik sona erdiğinde dahi çocuklarıyla ilişkilerinde eşit hak ve sorumluluklar tanıyan uluslararası sözleşmeler uyarınca atılmıştır. Anayasa'nın 90. maddesi gereği, usulüne uygun olarak yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası antlaşmalar kanun hükmündedir ve yerel kanunlarla çelişmeleri halinde öncelikli olarak uygulanırlar. Bu anayasal ilke sayesinde, artık boşanma durumunda ebeveynlerin talep etmesi ve koşulların uygun olması halinde "ortak velayet" kararı verilebilmektedir. Bu gelişme, modern aile hukukunun ebeveynliği bir rekabet alanı olarak değil, çocuk için ortak bir sorumluluk olarak gören anlayışını yansıtmaktadır. Uygulamada, doğru protokol ve iletişim planı için Boşanma Nilüfer Boşanma Avukatı rehberliği, sürecin sağlıklı yürütülmesine katkı sağlar.

4. Diğer Ebeveynin Çocukla Görüşmesini Engellemek Velayetin Değiştirilmesine Neden Olabilir

Boşanma sonrası bir çocuk için en yıpratıcı deneyimlerden biri, ebeveynlerinden biriyle ilişkisinin kopması veya zedelenmesidir. Velayet hakkı kendisinde olmayan ebeveynin çocukla kişisel ilişki kurma hakkı, sadece ebeveyne tanınmış bir hak değil, aynı zamanda ve daha önemlisi çocuğun temel bir hakkıdır. Çocuğun her iki ebeveyniyle de sağlıklı ve düzenli bir ilişki kurması, onun ruhsal ve sosyal gelişimi için kritik öneme sahiptir.

Bu nedenle, velayet hakkına sahip ebeveynin, diğer tarafın çocukla kişisel ilişkisini haksız yere ve sürekli olarak engellemesi, velayet hakkının kötüye kullanılması olarak kabul edilir. Mahkeme tarafından belirlenen görüşme takvimine uymamak, çocuğu diğer ebeveyne karşı kışkırtmak veya görüşmeyi imkânsız hale getirecek bahaneler üretmek gibi davranışlar, velayetin değiştirilmesi için geçerli bir sebep teşkil edebilir. Unutulmamalıdır ki velayet hakkı, diğer ebeveyni dışlama hakkı vermez.

5. Yoksulluk, Velayetin Kaldırılması İçin Bir Gerekçe Sayılmaz

Velayetin kaldırılması, bir ebeveyn ve çocukla ilgili alınabilecek en ağır hukuki tedbirdir ve ancak çok istisnai durumlarda başvurulur. Toplumdaki bir diğer yanlış kanı ise ebeveynin maddi durumunun yetersiz olmasının veya yoksulluk içinde bulunmasının velayetin elinden alınmasına neden olabileceğidir.

Oysa hukuken, ebeveynin yoksulluğu tek başına velayetin kaldırılması için bir gerekçe sayılamaz. Aksine, Çocuk Hakları Sözleşmesi uyarınca, devletin çocuğun gelişimi için gerekli hayat şartlarının sağlanması konusunda aileye yardımcı olma ve ihtiyaç halinde maddi destek programları uygulama yükümlülüğü bulunmaktadır. Ancak bu kuralın çok önemli bir istisnası vardır: Ebeveynin çalışmaktan bilinçli olarak kaçınması veya çocuğun bakımı için hiç para harcamayıp sürekli olarak dışarıdan yardım almaya ısrar etmesi, görevini ihmal ettiğini gösterir ve bu durum velayetin kaldırılması için bir sebep sayılabilir. Dolayısıyla esas alınan, ebeveynin ekonomik yeterliliğinden çok, çocuğa gösterdiği ilgi, sorumluluk bilinci ve bakım özenidir.

Sonuç: Öncelik Her Zaman Çocuğun

Bu beş önemli nokta, velayet hukukunun ne kadar incelikli ve çoğu zaman ezber bozan kurallara sahip olduğunu göstermektedir. Yeniden evlenmekten ortak velayete, ebeveynin vefatından yoksulluk durumuna kadar tüm bu düzenlemelerin temelinde tek bir felsefe yatar: "çocuğun yüksek yararı". Hukuk, ebeveynlerin haklarından veya taleplerinden ziyade, her koşulda çocuğun bedensel, zihinsel ve ruhsal gelişimini en iyi şekilde güvence altına almayı hedefler. Bu çerçevede, hak kaybını önlemek ve doğru stratejiyi kurmak için Bursa En İyi Boşanma Avukatı ile süreci planlamak, hem ebeveynler hem de çocuk için daha öngörülebilir ve sağlıklı sonuçlar doğurabilir.

YORUMLAR

  • 0 Yorum