Modern çağın putları!
Yıl 571 insanoğlu putların önünde eğilir, kendi yaptıkları putlardan medet umardı. Yıl 2025 insanoğlu hala putlarından medet umuyor sadece putların isimleri ve şekilleri değişti. İnsanın bir şeye bağlanma ihtiyacı hiç değişmedi.
Bugün güç artık taş bir heykelde değil; makamda, unvanda, koltukta saklı. Güzellik, tapınaklarda değil; filtrelerde ve estetik merkezlerinde şekilleniyor. Kader, tanrıçalarda değil; burç yorumlarında aranıyor. Size olayı biraz daha somutlaştırayım; Dünyada bir kişi telefonunu günde ortalama 150 kez kontrol ediyor. Bir genç, aynaya veya kameraya günde 20’den fazla bakıyor. Sosyal medya kullanıcılarının %60’ı beğeni sayısının ruh halini etkilediğini söylüyor. Yani artık putlarımızı hepimiz cebimizde taşıyoruz. Tapındığımız yeni putlara da özgürlük diyoruz.
Tam burada Erich Fromm’ın şu sözünü hatırlamakta fayda var: “Modern insan özgür olduğunu sanır; fakat kendi yarattığı sistemlere köle olmuştur.” Unvan, marka, güç, güzel beden, beğenilme arzusu, takipçi sayısı… Hepsi birer modern totem. Peki bütün bunların sonunda soru şudur:
Gerçekten özgür müyüz, yoksa sadece putlarımızı mı değiştirdik? Merak ediyorum: Bir insan elindeki telefona günde kaç kez bakarsa o artık bir eşya olmaktan çıkar da bir tür dijital rabbe dönüşür?
Bir genç aynanın karşısında kaç kez bedenini ölçerse beden bir taşıma aracı olmaktan çıkar da bir tapınak haline gelir? Bir insan bedenini ne kadar teşhir ederse başkaları tarafından ilah gibi görülür?
Bir insan unvanına ne kadar sıkı sarılırsa ruhu o unvanın kölesine dönüşür? Ve bir lider ne kadar çok yüceltilirse, vicdanın yerini alkış doldurur? Bir gün biri çıkıp dese ki: “Modern çağın en büyük putu, insanın kendi gölgesidir. Çünkü insan artık dışarıdaki ilaha değil, içindeki ben’e tapıyor.” Acaba kaç kişi durup düşünür?
Hübel, Manat, Zeus, Ra, Şiva hangi coğrafyada hangi medeniyette olursa olsun insanoğlunun geçmişte en bilinen putları bunlar. Peki soruyorum Instagram, Google, Apple, Rolex, Tesla, Yapay Zeka, Kumarhaneler ve Makam Koltukları yeni putlarımız değil mi?