Reklam
Sultan Akbulut

Sultan Akbulut


Dil Bayramı dilde değil, akılda kalmalı

12 Mayıs 2019 - 22:22 - Güncelleme: 11 Temmuz 2020 - 19:34

13 Mayıs 1277’de Karamanoğlu Mehmet Bey buyurduğu fermanla  “Şimden girü hiç kimesne kapuda ve divanda ve mecalis ve seyranda Türki dilinden gayri dil söylemeye” diyerek bugün kullandığımız ana dilimiz olan Türkçeyi resmi devlet dili ilan etmiş ve dilimizi yabancı dillerin boyunduruğu altından kurtarmış. Bu fermanın yayınlanmasının ardından bugün 742 yıl geçti.
Türkçemizin doğduğu topraklar olan Karaman’da ise 1960’lı yıllardan günümüze kadar her yıl 13 Mayıs’ta Türk Dil Bayramı ve Yunus Emre’yi anma etkinlikleri yapılırdı. Yapılırdı diyorum çünkü ne yazık ki son yıllarda bu bayramımızda diğer bayramlarımız gibi ötekileştirildi.

Sıradanlaştı. Türk Dil bayramı deyince merhum Ali Ünlüer hocamı anmadan geçemeyeceğim. Çünkü her bayram öncesinde yazdığı yazılarda Türk Dil bayramı törenlerinin ilk dönemlerinin ne kadar zor imkânlarla ve zorluklarla kutlandığından bahsederdi. Dil bayramı komitesinin hazırlıklarını uzun uzun anlatırdı. 

Benim hatırladığım Dil bayramları ise bugüne nazaran daha coşkulu ve daha ses getiren türdendi. Bayram hazırlıklarına aylar öncesinden başlanır. Ardı ardına toplantılar düzenlenir, program şekillendirilirdi. Bayrama Devlet büyüklerimizin yanı sıra Türki Cumhuriyetlerden de Büyükelçiler, sanatçılar, bilim adamları davet edilirdi. Sonrasında şehrin her yeri bayraklarla, balonlarla süslenir, kutlamaların yapılacağı 1. İstasyon Caddesi çoluğundan çocuğuna, gencinden yaşlısına vatandaşlarla dolup taşardı. Protokolün de yerini almasıyla birlikte tören temsili Karamanoğlu Mehmet Bey’in Dil Fermanını at üzerinde okumasıyla başlardı.

Türkçemizin öneminden bahsedilen protokol konuşmalarının ardından, halk oyunları, skeçler, Yunus Emre ve dervişlerin geçişi yapılır, Organize Sanayi Bölgesinde bulunan fabrikaların ürünlerini sergiledikleri stantlar gezilirdi. Daha sonra ise yöresel yemek yarışması düzenlenir ve birbirinden lezzetli yemeklerin tadına bakılırdı. Akşamında ise Karaman Kalesi’nde dönemin ünlü sanatçıları konser verirdi. Bayramın etkileri ise günlerce konuşulurdu.

Günümüzde ise önce Türk Dil bayramı etkinliklerinin içinden önce Yunus Emre çıkarıldı. Sonra ise sokaklarda halkın katılımıyla yapılan bayramlar yerine salonlarda üç beş kişiyle yapılan sıkıcı toplantılara, panellere dönüştürüldü. Halktan kopuk bir program yapıldığı içinde kimsenin bayramdan haberi olmadı.

Bu yılki kutlamalarda seçim nedeniyle es geçildi. Yeni göreve gelen Başkan Savaş Kalaycı ve ekibi kısa sürede hazırladıkları programla ve geçtiğimiz akşam düzenledikleri ‘Türkçe aşkı vatan aşkı’ yürüyüşüyle halkın unuttuğu bayramımızı yeniden hatırlatma yolunda bir adım atarak bundan sonra yapılacak etkinliklerin daha coşkulu geçeceğinin sinyalini vermiş oldular.  Temennim odur ki Dil bayramımız ismine ve anlamına yakışır şekilde kutlansın. Gelecek kuşaklara dilimizin önemi aktarılsın. Bayramımız dilde değil, akıllarda kalsın.

ÖNCE TÜRKÇE

Millî Eğitim Bakanlığı ile TRT Genel Müdürlüğü tarafından haber spikerleri ile iş birliği yapılarak öğretmenlerin Türkçenin kullanımı ve diksiyon eğitimlerini içeren "Önce Türkçe” Projesi başlatıldı.  Proje ile 2023 Eğitim Vizyonu hedefleri doğrultusunda öğretmenlerin mesleki gelişimlerinin desteklenmesi, yeterliliklerinin artırılması amaçlanıyor.  "Türkçenin söyleniş kuralları", "etkili iletişim", "beden dili" ve "diksiyon" başlıklarında gerçekleştirilecek eğitimlere TRT kurumsal destek sağlayacak. 

 Duygu Canbaş, Cem Öğretir, Seda Öğretir, Didem Arslan Yılmaz, Nazlı Çelik, Sultan Arınır, Erhan Ertürk, Işıl Açıkkar,  Fuat Kozluklu, Ekrem Açıkel, Serkan Bayam, Ceren Bektaş, Cansu Canan Özgen, Buket Aydın, Nihan Günay, Ahmed Arpat gibi deneyimli haber spikerleri de projeye destek verecek. MEB Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürü Adnan Boyacı da projede ilk olarak 7 bin, ikinci yıl içerisinde de 400 bin dolayında öğretmenin eğitimlere katılmasını planladıklarını bildirdi. 

Günümüzde o kadar hoyratça ve bir o kadar da yanlış telaffuz ettiğimiz dilimiz yabancı kelimelerin boyunduruğu altına girmiş durumda. Türkçesi varken hepimizin dilinde yabancı sözcükler dolaşıyor. İşyerlerinin tabelalarını anlamını bile bilmediğimiz isimler süslüyor. Hatta bazen o kadar abartıyoruz ki kendi şehrimizde yabancıymışız gibi davranıyoruz. 
İşte bu noktada Milli Eğitim Bakanlığının başlattığı bu projeyi canı gönülden destekliyorum. Çocuklarımıza doğru ve güzel Türkçe kullanmayı öğretemezsek, gelecekte dilimiz yabancılaşmaya hatta yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir. 

Türkçeye ve dilimize sahip çıkalım. Ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi Dilini kaybetmiş bir millet yok olmaya mahkumdur." 

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum