Hanefi Bostan: "çalışan Annelerin Çocuklarının Eğitimi İlgili Sorunlar Acilen Çözülmelidir"

Çalışan annelerin sorunlarına dikkat çeken Türk EğitimSen İstanbul İl Başkanı Yrd

Hanefi Bostan: "çalışan Annelerin Çocuklarının Eğitimi İlgili Sorunlar Acilen Çözülmelidir"
Editör: Karamanca
07 Şubat 2016 - 22:00




Çalışan annelerin sorunlarına dikkat çeken Türk EğitimSen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, "Çalışan annelerin çocuklarının eğitimi ile ilgili sorunlar acilen çözülmelidir” dedi.
Bostan yaptığı açıklamada, “Ülkemizde çalışan annelerin birçok sorunu bulunmaktadır. Bu sorunların başında çocuklarının yuva, anaokulu, ilkokul ve ortaokul eğitimleri ile servis sorunları öne çıkmaktadır. Çalışan annelerin sorunları bunlarla sınırlı değildir. Hükümetler benzer sorunların çözümü için pozitif ayrımcılık yaparak yardımcı olmaya çalışmaktadır. Nitekim son olarak hükümetin hazırladığı, kadın memurlara doğumla ilgili haklar getiren düzenlemeyi de içeren Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, TBMM Başkanlığı’na sunuldu” dedi.
Bostan, “İlgili kanun tasarısı kabul edilip kanunlaşırsa memurların doğum sonrası aylıksız izinde geçirdikleri her yıl için bir kademe ilerlemesi ve her 3 yıl için bir derece yükselmesi verilecek. Kadın memurlara doğum yapmaları halinde analık izni sonrasında birinci doğumda 2 ay, ikinci doğumda 4 ay, sonraki doğumlarda ise 6 ay süreyle günlük çalışma süresinin yarısı kadar, mali ve sosyal haklarda herhangi bir kesinti yapılmaksızın çalışma imkânı tanınacak. Çoğul doğumlarda söz konusu sürelere birer ay ilave edilecek. Bebeğin engelli doğması halinde ise her halükarda 12 ay süreyle çalışan kadın memura yarı zamanlı çalışma imkânı getirilecek” diye konuştu.
Olumlu gelişmelere karşın düzenlemelerin yetersizliğine dikkat çeken Hanefi Bostan, “Bunlar olumlu gelişmeler olmakla birlikte yeterli olmadığı sendikamıza yapılan başvurulardan anlaşılmaktadır. Nitekim Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 16 Ağustos 2013 tarih ve 28737 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Gebe veya Emziren Kadınların Çalıştırma Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmelik gereği ’Yaşları ve medeni halleri ne olursa olsun, 100150 kadın çalışanı olan iş yerlerinde emziren çalışanların çocuklarını emzirmeleri için işveren tarafından çalışma yerlerinden ayrı ve iş yerlerine en çok 250 metre uzaklıkta bir emzirme odasının kurulması zorunludur (Madde 13/1).’ Yine, ’Yaşları ve medeni halleri ne olursa olsun 150’den çok kadın çalışanı olan iş yerlerinde, 06 yaşındaki çocukların bırakılması, bakımı ve emziren çalışanların çocuklarını emzirmeleri için işveren tarafından çalışma yerlerinden ayrı ve iş yerine yakın bir yurdun kurulması zorunludur (Madde 13/2)’ ilkesine rağmen birçok kurumda bu yönetmeliğe uyulmadığı, yeni kurulan üniversitelerde de bu konuda büyük sorunlar yaşandığı bilinmektedir” dedi.
Bostan, “Üniversitelerde idari ve akademik personel, çocuklarının kreş ve ilk ve ortaokul eğitimleri konusunda ciddi sorunlar yaşamaktadır. Özellikle idari personelin maaşları yeterli olmadığından üniversitelere yakın semtlerde ev kiralayıp oturamamaktadırlar. Ortalama 2 bin 500 TL maaş alan üniversite idari personeli büyük şehirlerin en ücra köşelerinde ev kiralamak zorundadır. Bu nedenle kurum servisleriyle işine gidip gelmektedir. Kendine ait aracı olmadığından küçük çocuğunu kurum kreşine, kurum servisiyle getirmekten başka bir alternatifi bulunmamaktadır. İlk ve ortaokula giden çocuğu varsa çocuğu yakından takip etmek, her türlü olumsuz dış etkene karşı korumak için çalıştığı üniversiteye yakın okula vermek zorundadır. Dolayısıyla kurum servisini kullanmaktan başka bir çaresi bulunmamaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı çalışan memurların çocuklarının üniversiteye en yakın ilk ve ortaokula adres aramaksızın kayıt imkânı tanırken bazı üniversitelerimizin servis konusunda zorluk çıkarması anlaşılır gibi değildir. Yine aynı şekilde üniversitelerdeki taşeron, sözleşmeli ve diğer çalışanlar da maaşları düşük olduğundan işe gidip gelmek için kurum servisinden yararlanmak mecburiyetindedir. Durum bu iken bazı kurumlar risk bahanesiyle bu konuda yeterli duyarlılığı göstermekten imtina etmeleri kabul edilebilir değildir” dedi.
Mevcut Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne değinen Bostan, “Türkiye’nin de kabul edip imzaladığı Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre 18 yaşından küçük olan herkes çocuk olarak değerlendirilmektedir. Çocuklar fiziksel, zihinsel, ahlaki, psikolojik ve sosyal açıdan normal şartlar altında özgürce ve onurları zedelenmeden yetiştirilmeli ve bunu sağlamak amacıyla çıkarılan yasalarda çocuğun yüksek çıkarları gözetilmelidir. (Madde: 2) Çocukların her türlü kötülükten korunması gerekir. Çocuklar istismar, ihmal, cinsel sömürü, uyuşturucu bağımlılığı, ekonomik sömürü, insan ticareti, kaçırılmak ve zorla alıkonulmak, işkence, silahlı çatışma ve onları özgürlüklerinden yoksun bırakacak bütün durum ve uygulamalardan korunma hakkına sahiptir. (Madde: 4) Çocuğun bakımından sorumlu olan anne babaya veya başka kişilere bu görevi gereğince yapabilmeleri için kolaylıklar sağlanır ve gerekirse yardım edilir. Devlet çocukların bakımını ve yetiştirilmesinden sorumlu olan yetişkinlerin çocuklara zarar vermesini önleyecek önlemler almakla da yükümlüdür. (Madde: 11) Devlet çocukların eksiksiz bir eğitim almalarını sağlar, onları destekler ve korur. Eğitimin yanı sıra çocukların beslenme, bakım ve sağlık ihtiyaçları da giderilir. Okullar, yurtlar, kreşler, çocuk hastaneleri ve yuvaları çocukların yararına ve haklarına yönelik olarak düzenlenir. (Madde: 21)” şeklinde konuştu.
Bostan, “Görüldüğü üzere çocukların korunması, eğitimlerini sağlıklı sürdürmeleri için hepimize önemli görevler düşmektedir. Bu görevleri yerine getirirken bazı risklerin önümüze çıkması bizleri yıldırmamalıdır. Çalışan annelerin çocuklarının eğitimi ile ilgili sorunları gidermek boynumuzun borcu olmalıdır” dedi.

YORUMLAR

  • 0 Yorum