Reklam

Fikri Mülkiyet Haklarının Korunması Ve Uygulanması Çalıştayı

Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, "Fikri mülkiyetin özellikleri dikkate alınmaksızın klasik hukuk bilgisiyle bu alana ilişkin problemlere çözüm üretilemez

Fikri Mülkiyet Haklarının Korunması Ve Uygulanması Çalıştayı
Editör: Karamanca
26 Kasım 2015 - 10:00




Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, "Fikri mülkiyetin özellikleri dikkate alınmaksızın klasik hukuk bilgisiyle bu alana ilişkin problemlere çözüm üretilemez. Konuyla ilgili profesyonellerin kendilerini sürekli geliştirmeleri ve yenilemeleri gerekmektedir" dedi.
Yargıtay, Adalet Bakanlığı ve Avrupa Komisyonu işbirliğinde düzenlenen “Fikri Mülkiyet Haklarının Korunması ve Uygulanması Çalıştayı”nın açılışı Rixos Otel’de gerçekleşti. Programın açılış konuşmasını yapan Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, “Her türlü sosyal faaliyette olduğu gibi fikri ve sanat eserleriyle ticaret hayatı ancak hukuki güvenlik ortamında gelişebilir. Ülkemizde de genel olarak hukuk sisteminin ekonomik ve sosyal ilişkilerin gerisinden gitmesinden dolayı yaşanan hukuki belirsizlikler insanların refahı ve mutluluğu konusunda az ya da çok engeller oluşturur. Bu riskin en aza indirilmesi konusunda gerekli tedbirleri almak gerekir. Son yıllarda gündemin ön sıralarında yer alan davalarda temel unsur kurullarına aykırı şekilde yapılan adli işlemler Türk kamuoyunu ciddi şekilde meşgul etmiş ve uluslararası alanda bunun yansımaları olmuştur. Hukuka aykırı işlemlerin hedefi olan gazetecilerin, siyasetçilerin, yargıçların, bürokratların ve kritik noktalardaki Silahlı Kuvvetler mensupları ile emniyet görevlilerinin toplum ve devlet hayatı açısından taşıdığı önem dikkate alındığında söz konusu ihlallerin adalet sisteminin rutin işleyişinden kaynaklanan münferit hatalardan ayrı bir şekilde değerlendirilmesi gerekir. Tespitlerin bazı uluslararası kuruluşların saygıdeğer yetkililerin tespitleriyle örtüşmeyebilir. Ancak hakim ve cumhuriyet savcılarına ilişkin açıklama yapma hakkını kendinde görenlerin bir hukukçuya yakışır şekilde olayları kuşkuyla süzmesi, önyargısız olması, delillere odaklanması ve tarafsız davranması gerekir. Sahte belge, dijital delil üretilmesi, gizli tanıklık, yasa dışı dinleme, yasa dışı teknik takip, koruma tedbirleri son yıllarda Türk kamuoyu ve hukukçularını ciddi şekilde meşgul etmiştir” diye konuştu.

“FİKRİ MÜLKİYETİN ÖZELLİKLERİ DİKKATE ALINMAKSIZIN KLASİK HUKUK BİLGİSİYLE BU ALANA İLİŞKİN PROBLEMLERE ÇÖZÜM ÜRETİLEMEZ"
Hukuki güvenlik ve toplumsal barışın ciddi şekilde risk altına girdiğini ifade eden Cirit, şunları kaydetti:
“Bu şekilde çok sayıda iç hukukun en temel kuralları ihlal edilerek yapılan adli işlemlerin başta ifade özgürlüğüyle adil yargılanma hakkı olmak üzere temel insan haklarını ihlal ettiği Türk mahkemelerinin yanı sıra AİHM tarafından da belirlenmiştir. Söz konusu uluslar arası kuruluşların özel durumlar ve zorluklarıyla AİHM’nin ilgili kararlarındaki tespitlere biraz daha odaklanmaları ve soruna bütünsel bakış açısıyla yaklaşmaları halinde değerlendirmelerinin değişebileceğini ifade etmek istiyorum. Fikri mülkiyet hakları hukukun diğer alanlarından farklı kendine özgündür. Fikri mülkiyetin özellikleri dikkate alınmaksızın klasik hukuk bilgisiyle bu alana ilişkin problemlere çözüm üretilemez. Konuyla ilgili profesyonellerin kendilerini sürekli geliştirmeleri ve yenilemeleri gerekmektedir. Yargıtay’da kurmuş olduğumuz İnsan Hakları Komisyonu çalışmaları çerçevesinde 1 Temmuz 2015 tarihli panelde AİHM’nin fikri mülkiyete ilişkin çok önemli bir kararını 1 nolu protokol uyarınca fikri mülkiyet hakkının nasıl yorumlandığını tartıştık. Kaliteli bir hukuk sistemi için iyi uygulamacılara ihtiyacımız olduğunu unutmamalıyız. İyi hukukçular yetiştiremezsek ve onları geliştiremezsek hangi sistemi getirirsek getirelim başarılı sonuçlar elde edemeyeceğimizin farkında olmamız gerekir. Bu nedenle eğitim faaliyetlerine önem verdiğimizi vurgulamak isterim. 2 gün sürecek olan bu çalıştayda Yargıtay 19. Ceza Dairesi üyelerinin yanı sıra fikri mülkiyet haklarının yargısal alanda uygulanması konusunda görevli hakimler, cumhuriyet savcılarıyla yabancı uzmanlar ve yetkin akademisyenler fikri ve sınai haklar ile telif hakları alanında bilgi ve deneyimlerini paylaşacaktır.”

“AB TARAFINDAN DA GÜNCEL BİR AB MÜKTESEBAT LİSTESİ BEKLEDİĞİMİZİ İFADE ETMEK İSTERİM”
Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kenan İpek, öncelikle Türkiye’nin AB tam üyelik müzakerelerinde önemli fasıl başlıklarından biri olan bakanlığın doğrudan sorumlu olduğu 23 nolu yargı ve temel haklar faslına değinmek istediğini belirterek, “13 Ekim 2006 tarihinde tamamlanan tarama toplantıları sonrasında AB Komisyonu tarafından bu fasıl altında fiili müzakerelere açılabilmesi için yerine getirilmesi gereken açılış kriterleri belirlenmiştir. Söz konusu kriterler AB Komisyonu tarafından henüz daha resmi olarak iletilmemiş olmasına rağmen hükümetimiz ve bakanlığımız kriterlerin yerine getirilmesi için önemli reformlar gerçekleştirmiş ve bu kriterler büyük oranda karşılanmıştır. Artık bu faslın açılması noktasında AB’den bir girişim beklediğimizi de ifade etmek isterim. Bu fasıl kapsamında AB mevzuatı çerçevesinde mevzuat uyum çalışmalarını yürütmek üzere AB Genel Müdürlüğümüz bünyesinde çalışma gruplarımız oluşturulmuştur. Bu noktada AB tarafından da güncel bir AB müktesebat listesi beklediğimizi ifade etmek isterim” ifadelerini kullandı.
AB’ye tam üyelik için katılım müzakerelerinin başladığı 2005 yılından itibaren 7 nolu fikri mülkiyet hakları faslında da önemli gelişmeler yaşandığını anlatan İpek, “Türkiye ile AB arasında sürmekte olan müzakere sürecinde fikri haklar konusunda çalışan kurumlar arasında etkin bir işbirliği sağlanması amacıyla 2008/7 sayılı Başbakanlık Genelgesi’yle kurulan Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları Koordinasyon Kurulu’nda Bakanlığımızda müsteşar yardımcısı düzeyinde temsil edilmektedir” dedi.

“FİKRİ HAKLAR HUKUK VE CEZA ALANINDA KURDUĞUMUZ İHTİSAS MAHKEMELERİ DÜNYADAKİ SAYILI ÖRNEKLERDEN BİRİNİ TEŞKİL ETMEKTEDİR”
İpek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“1999 yılında AB’ye tam üyeliğe adaylık statüsü tanındıktan sonra Bakanlığımızın AB ile ortaklaşa yürüttüğü ilk büyük proje Türkiye’de fikri ve sınai hakların etkin uygulanması projesidir. Bu proje çerçevesinde ilk defa 2001 yılında kurulan ihtisas mahkemelerinin sayısı yıllar içinde arttırılmıştır. Halen İstanbul, Ankara, İzmir’de 10 adet fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi faaliyetine devam etmektedir. Fikri haklar hukuk ve ceza alanında kurduğumuz ihtisas mahkemeleri dünyadaki sayılı örneklerden birini teşkil etmektedir. Bu çalışmaların ülkemizde fikri hakların korunması sistemine çok önemli katkıları olmuştur. AB Genel Müdürlüğümüzün Yargıtay ile işbirliği halinde bu çalıştayın devamı niteliğinde AB ülkelerinin iyi uygulama örneklerinin yerinde incelenmesi amacıyla Almanya ve İspanya’ya Yargıtay 19. Ceza Dairesi üyelerinin katılacağı iki çalışma ziyareti gerçekleştirilecektir.”

YORUMLAR

  • 0 Yorum