Reklam

Vinç faciasına tanık olan imamo anları anlattı

2015 Hac Organizasyonu'nda Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından görevli olarak Arabistan'a giden Bursa’nın İnegöl ilçesindeki İshakpaşa Camii İmam Hatibi Mehmet Nuri Memiş, bu sene hac organizasyonunda yaşanan iki elim olay ilgili açıklamalarda bulundu. Özellikle vinç hadisesinde dünyanın en büyük vincinin sabitlenmemesinden dolayı yetkililerin büyük hatası olduğunu belirten Memiş, o gün yaşanan afet nedeniyle ilgili, "Kıyamet kopuyor zannettik" dedi. PaylaşTweetlePaylaşGönderYorum Yap 05 Ekim 2015 20:27

Vinç faciasına tanık olan imamo anları anlattı
Editör: Karamanca
05 Ekim 2015 - 16:40




Kutsal topraklardaki iki elim olayda ölen hacılar arasında fazla Türk Hacı olmamasının nedeninin Diyanet İşleri Başkanlığının öngörüsüne bağlayan Mehmet Nuri Memiş, Hicaz bölgesinde bulunan mevcut Arap yetkililerinin hacılara iyi davranmadığını ve İslam ülkeleri bir araya gelerek daha iyi hac organizasyonları için istişareler yapması gerektiğini ifade etti.

VİNÇLER SONRADAN SAĞLAMLAŞTIRILDI

Vinç hadisesinden sonra vinçlerin sağlamlaştırıldığını ama hacıların Kabe'nin etrafının vinçlerle kuşatıldığı için konsantrasyonunda problemler yaşadıklarını belirten Memiş, "Allah nasip etti 2015 Hac görevinde bizlerde bulunma imkanı yakaladık. Öncelikle Hacca gidenlerin Cenab-ı Hak kabul eylesin. Bu sene diğer yıllardan farklı olarak iki büyük felaket yaşandı orada. Birincisi Kabe avlusundaki dünyanın en büyük vincinin devrilmesi ve bunun neticesinde pek çok hacının hayatını kaybetmesi. İkinci olarak da Hac günlerinde Mina bölgesinde yine izdihamdan kaynaklanan sayısı açıklandığı gibi 700-800 değil de, daha yukarılarda olan, insanların hayatını kaybettiği elim bir hadise yaşandı. Bu hadiseler yaşanırken bizlerde oradaydık. Onların pek çoğuna şahitlik etti. İnsanların psikoloji üzerinde çok olumsuz etkiler meydana geldi. Öncelikle Kabe'deki vinç devrilmesi ile alakalı hacılarımız özellikle tavafa gittikleri zaman konsantrasyonda büyük sorunlar yaşadılar. Çünkü gidenler mutlaka biliyor Kabe'nin etrafının devasal vinçlerle kuşatıldığını görmekteyiz. İnşaat tabiî ki devam etmekte. Belki bir yerde de mecburi bir durum ancak bu hacılar açısında oldukça rahatsızlık verici bir hadise yaşatmaktadır. Burada bizlerin üzüldüğü nokta, oradaki yetkililerin bu konu ile alakalı tedbirlerini zamanında almamı olmaları. Özellikle yüzlerce vincin olduğu bir ortamda, milyonlarca insanın girdiği bir yerde, o vinçlerin sağlamlığı ile alakalı herhangi bir tedbirin alınmamış olması burada tabi ki ölüm hadiselerini daha da acı hale getirmektedir. Çünkü biz gördük ki o devrilen en büyük vinç, paletli bir vinç. Sonuç itibari ile herhangi bir yere sabitlenmemiş, herhangi bir şekilde güvenlik önlemi alınmamış. Tamamen tank gibi paletli bir vinç. Bunun rüzgâr ve fırtınadan dolayı devrilmesi kaçınılmaz oldu. Bu hadiseler yaşandıktan sonra, orada bulunan bütün vinçleri sağlamlığını yetkililer aldı. O vinçleri çok büyük kelepçelerle sabit yerlere başlayarak güvenliğini sağladılar. Bunu daha öncesinden yapmış olsalardı, belki böylesine elim bir kaza yaşanmamış olacaktı" dedi.

Yaşanan hadise ile ilgili yetkililerin herhangi bir önlem almadığını belirten Memiş, kadere iman ettiklerini ama tedbiri almamanın Müslümanca bir tavır olmadığını belirterek, "Son yıllarda Hicaz bölgesinde böylesine büyük doğa hadisesi herhalde yaşanmamıştır. Çünkü o gün Cuma günü hacılarımız sabah 8-9 gibi cuma namazını kılmak için otellerinden çıkıp hep beraber gidiyorduk. Ancak o gün kalktığımızda ciddi manada fırtına olduğunu gördük. Adeta gökyüzü kapkaranlık bir hal aldı. Birden fırtına, yıldırımlar, bununla beraber şiddetli bir yağmur yağmaya başladı. Sokaklarda karşıdan karşıya geçmenin mümkün olmadığı bir afet yaşandı. Kıyamet kopuyor zannettik. Böylesine felaketin şiddetli bir şekilde yaşandığı ortamda tabi ki böyle bir kazanın olması kaçınılmaz oldu ancak böyle bir havanın yaşanması da bir yandan avantaj oldu. Çünkü insanlar bu yağmurdan kaçmak için oraya gitmediler. O yüzden yaşamını yitiren hacıların sayısı az oldu. Bu da etki etti. Gidenler de zaten geceden oraya gidip orada kalanlar. Sonuç itibari ile bizim özellikle Türk hacıların yoğun olarak bulduğu bir bölgede oldu o kaza. Peygamber Efendimizin evinin ilerisinde, Merve girişine çok yakın olan en büyük vinç devrildi. Havanın böyle şiddetli bozuk olmasından dolayı pek fazla Türk hacı oraya gitmedi. Zaten sayıya da baktığınız da bu da onu doğrulamaktadır. Üzücü bir hadise ancak her şey kader, her şey Allah'ın takdiri. Oradaki insanları düşündüğümüz zaman, Kâbe'nin avlusunda belki ihramlı, abdestli, tertemiz bir şekilde Cenab-ı Hak'ka yürüdüler. Bir insan için herhalde isteyebileceği ölümlerden bir tanesi oldu. Tabi tedbirlerin de alınması gerekir. Kader diyerek tedbirlerden uzaklaşmak, Müslüman'ca bir davranış olmaz" şeklinde konuştu.

"İSLAM ÜLKELERİ İSTİŞARE YAPMALI"

Mevcut Arap yetkililerin organizasyonunda bütün İslam ülkelerinin hacılarının büyük sıkıntılarla karşı karşıya kaldığını belirten Memiş, "Özellikle Hicaz bölgesini idare eden yönetimle alakalı bu konulardaki organizasyon hataları ile alakalı hacılarımız çok yoğun sıkıntılara maruz kaldılar. Mina'daki hadise de yine aynı şekilde. Oradaki görevlilerin yanlış organizasyonları, insanları yanlış yönlendirmesi, milyonlarca insanın hep beraber akın ettikleri yerlerde sık sık önlerinin çeşitli engellerle kapatılması, daracık kapılardan geçilmeye zorlanması bu tür zorlukların yaşanması felaketlerin de önünü açtı. Diyanet İşleri Başkanımızın da ifade ettiği gibi organizasyon anlamında gerçekten orada çok büyük sıkıntılar yaşandı. Sadece bizim ülkemiz değil, diğer hac organizasyonu yapan ülkelerin de memnuniyetsizliklerini gördük. Dolayısıyla ibadet merkezimiz olan Mekke ve Medine'nin biraz daha farklılığa bürünmesi lazım. Orada bütün İslam ülkelerinin temsil edildiği bir heyetin yönetimine verilmesi herhalde bu tür sorunları aşmak için elbette ki güzel bir netice verecektir. Bütün ülkelerin hacıları da böyle bir organizasyon bekliyor. Çünkü gerçekten oradaki yönetim bu konuda çözüm üretemez bir hale gelmiş, bunu gördük. Hacıların rahat bir şekilde haclarını yapması gerekir. Orada herhangi bir engellemeye, herhangi bir kaosa dahil olmamaları gerekir. Bununla alakalı yeni çalışmaların mutlaka yapılması gerekir. Şu hali ile insanlar artık korkar hale geldiler. Kâbe'ye gitmeye, hacca gitmeye endişe içerisindeler. Bunun ortadan kaldırılması lazım. Ve bunu İslam ülkelerine danışarak, nasıl daha iyi yapılması gerektiğini istişare ederek, çözümler üretilmesi lazım" dedi.
Memiş, konuşmalarını şu ifadelerle tamamladı: “Mina'daki izdiham ile alakalı Diyanet İşler Başkanlığı Arafat'a çıkmadan önce Arafat ve sonraki programlarla alakalı iki üç gün önce din görevlileri ile bir toplantı gerçekleştirdi. Orada gerekli uyarıları yaptılar. O nedenle o izdihamda çok sayıda vefat eden hacılar arasında Türk hacılar fazla değil. Gerçekten Başkanlığımız hac organizasyonunu en mükemmel şekilde icra etti. Başkanlığın yapmış olduğu o uyarı ciddi manada etki etti ve Türk hacıları Müzdelife'de sabah namazını beklemeyerek, şeytan taşlamanın ardından en geç saat 4 gibi otellerine varmış oldular. İzdiham da zaten sabah 8.30'de gerçekleşti. Yani Müzdelife'de sabah namazını kılıp ondan sonra Mina'ya şeytan taşlamaya gidenlerin maruz kaldığını görmekteyiz. Bu nedenle Diyanet İşleri Başkanlığımıza da çok teşekkür ediyoruz. Gerçekten mükemmel bir organizasyon ve mükemmel bir öngörü ile hacıları orada yönlendirdiler.” 

SALİH BAKICI
BURSA


YORUMLAR

  • 0 Yorum